Giriş   
Zaman: 23 Mar 2025 21:24
 
Hukuk
Ana sayfa
Yenilikler
Hukuk programları
İçtihatlar
Hukuk sembolleri
Hukuki veritabanları
Linkler
  YARGITAY HUKUK DAİRELERİ İÇTİHATLARI   
  İçtihat  Seçin:   
 
İçtihat Ara: 
Sıralama:      
Dairesi:                      Önemli İçtihatlar
Kaynak:
Aranan Kelime:
 
Bulunan içtihat: 585 adet
16.HD.
E: 2006/213 K: 2006/1142
14.7.2005
  • MERA
  • KADASTOR TESPİTİNE İTİRAZ
  • KÖY AHALİSİNİN DAVA HAKKI
  • KADASTRO MAHKEMESİNE DEVREDEN DOSYALAR
      3402 SK 16 3402 SK 27 3402 SK 11


ÖZET:Yargıtay bozma ilamında özetle: "Köy halkından bir yada bir kaç kişi dava açtığından mer'adan yararlanma hakkını istediklerinden, korunmaya değer yararlarının varlığının kabulü gerektiğinden mahkemece işin esasına girilerek yöntemine uygun şekilde mer'a arattırması yapılıp sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; çekilmeli parsellerin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı İsmail Çelik tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davaya konu parsellerin tarım arazisi niteliğinde bulunduğu ve zilyetlikle mülk edinme şartlarının davalılar yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Davacı İsmail Çelik 16.5.2003 tanzim ve havale tarihli dilekçe ile Asliye Hukuk Mahkemesine müracaat ederek davalıların kadim köy mer'asma vaki müdahalelerinin men'ini talep etmiştir. Yargılamanın devamı sırasında taşınmazların bulunduğu bölgede kadastro çalışmalarının başlaması ve takınmazlarla ilgili tutanakların düzenlenmiş olması sebebiyle dosya görevsizlik kararıyla kadastro mahkemesine devredilmiş Mahkemece yapılan yargılama sonunda; yukarda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur. Hukuk Mahkemelerinden devredilen dosyalarda yapılması gerekli en önemli iş; Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dava dilekçesinin mahalline uygulanıp kapsamının belirlenmesi, bir başka ifadeyle davanın hangi parsellere yönelik olduğunun tesbiti işlemidir. Mahkemece dava dilekçesinin mahalline uygulanıp kapsamının belirlenmemesi ve davanın sınırlarının tesbit edilmemesi doğru değildir. Aynca tesbitten önce açılmış bir dava bulunduğuna göre dilekçe kapsamındaki taşınmazların tutanaklarının malik hanesinin açık bırakılması gerekir. Davaya rağmen tutanakların malik hanesinin doldurulması hiçbir hukuki sonuç meydana getirmez. Tutanakları açık bulunan parsellerle ilgili yargılamada ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30/2 maddesi gereğince taşınmazların gerçek malikinin araştırılıp kesin olarak belirlenmesi gerekir. Mahkemece bu yönde bir arattırma yapılmamış olması da isabetli bulunmamaktadır. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen komşu köylerde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları huzuruyla keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dava dilekçesi, davalıların dayanağını oluşturan vergi kaydı, varsa mer'a tahsis kaydı ve haritası uygulanıp kapsamları belirlenmeli, dinlenecek yansız bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazların ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, öncesinin kamu orta malı mer'a niteliği taşıyıp taşımadığı ve çevresinde kamu orta malı mer'a bulunup bulunmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, yargılama sırasında toplanan delillerin tutanakların edinme sebebi sütununda yazılı beyanlara aykırı düşmesi halinde tesbit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, beraberde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, uzman ziraat mühendisinden veya mühendisleri kurulundan arazinin niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmaması isabetsiz olduğu gibi Asliye Hukuk Mahkemesinden devredilmiş olmasına rağmen 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 27 ve 11. maddeleri gereğince askı ilanları yapılmadan duruşmaya başlanması, bozmadan önce yapılan keşif sırasında bilgisine başvurulan uzman bilirkişi raporunda taşınmazlar üzerinde ardıçlık ve hali olarak bırakılmış bir alanın varlığından bahsedildiği halde, bu bölümün Hazine adına tescil edilip edilmeyeceği hususunun araştırılıp tartışılmaması da usul ve yasaya aykırı temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA,23.2.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

                                                    (DERLEME)
  Ekleyen: gencer  23.3.2006 14:56 Sıra No:540       Okuma:38998 
8.HD.
E: 2004/5866 K: 2004/7566
8.11.2004
  • ZİLYETLİKLE KAZANMA KOŞULLARI
  • MERA
  • DERE YATAĞI
      3402 SK 14 3402 SK 15


ÖZET:Davacılar vekili, miras, taksim ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle 111 ada 39, 40; 112 ada 13; 113 ada 20; 118 ada 57 ve 58 parsellerin Hazine üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davaya katılan Pınarlar Köyü Tüzel Kişiliği temsilcisi, 111 ada 39 ve 40 parsellerin Mer'a Komisyonunca orta malı mer'a olarak sınırlandırıldığını, bu yerler hakkındaki davanın reddine, her iki parselin mer'a olarak sınırlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davarım reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 111 ada 39 ve 113 ada 20 parseller hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, diğer parseller hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hükmün, kabule ilişkin bölümleri davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastro tutanaklarına göre; 111 ada 40 parsel 20.05.1963 gün 31 numaralı, 112 ada 13 parsel, 18.04.1963 gün, 131 numaralı, 118 ada 58 parsel aynı tarih, 109 nolu tapu kayıtlarına dayanılarak, 118 ada 57 parsel de Sarız Irmağı'nın eski yatağı iken 1960-1968 yıllarında yatak değiştirmesi sonucu Hasan kızı Kamile Battal ile Ali kızı Şehriban Battal'm imar-ihya ederek kavaldık haline getirdikleri, halen bu kişilerin zilyetlik ve tasarrufları altında bulunduğu açıklanarak 1994 yılında Hazine adına tespit edilmişlerdir. Davacılar vekili, 111 ada 40, 112 ada 13, 118 ada 58 parseller yönünden belirtmeden, 57 parsel yönünden de tespitten önceki satın alma, miras ve kazanmayı sağlayan zilyetlik sebebine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin yerel bilirkişi, tanık sözleri ve benzeri delillerle kanıtlanması gerekir. Davacılar vekili tanık listesi vermiş ise de, yargılama aşamalarında tanıklarının yaşlarının küçüklüğü nedeniyle dinlenilmelerinden vazgeçtiği bildirilmiş, mahkemece yerel bilirkişi sözlerine dayanılarak hüküm kurulmuştur. 1933 doğumlu olan yerel bilirkişi 40 parselin Ahmet Tokdemir'in, 13 parselin Kazım Yıldıztekin'in satış ve devri ile davacıların kök miras bırakanı Davut'a geçtiğini, 57 ve 58 parsellerin de 1960 yılında ölen Davut'tan oğlu Hasan'a, onun da 1974 yılında ölümü ile davacı çocuklarına kaldığım bildirmiş, ziraatçı uzman bilirkişi de taşınmazların tümünün kültür arazisi niteliğinde olduğunu açıklaması üzerine mahkemece kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma.ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. 118 ada 57 parselin Sarız Irmağı'nın yer değiştirmesi sonucu imar ve ihya edilen yerlerden olduğu belirtilmiştir. Paftaya göre, 57 parselin doğusunda Sarız Irmağı akmaktadır. Bundan ayrı, dava konusu 58 parselin batısında yer alan 59 ve 60 parsellere uygulanan davacıların kök miras bırakanı Davut adına kayıtlı 1938 tarih 367 tahrir numaralı vergi kaydının doğu sımn ırmak olarak yazılıdır. 1 hektar 20 ar yüzölçümlü vergi kaydına karşılık toplam 12 dönüm yüzölçüme sahip 59 ve 60 parseller kayıt malikinin mirasçıları adına tespit edildiklerine göre dava konusu 57 ve 58 parsellerin ırmağın yatağı ve aktif etkisinde kalan yerler olup olmadığının jeolog uzman bilirkişi aracılığıyla belirlenmesi gerekir. Mahkemece bu hususun düşünülmemesi doğru görülmemiştir.
111 ada 40, 112 ada 13 ve 118 ada 57 parsellere uygulanan dayanak tapu kayıtları 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu hükümleri uyarınca oluşturulmuştur. Tarihleri pek açık olmamakla birlikte 1962 yılında düzenlenen belirtmeliklerde 40 parsel belirtme esnasında nazara alman vergi kaydının gayri sabit sınırları içermesi, 13 ve 58 parsellerin de Hazine arazilerinin şagilleri olan davacıların miras bırakanları ve satıcıları olduğu belirtilmek suretiyle Hazine adına belirtilmiştir. 111 ada 40 parsele uygulanan vergi kaydının sınırları itibariyle kazanmaya engel bir durum yok ise de, bu parselin kuzey doğusunda 17 nolu mer'a parseli bulunmaktadır. Taşınmazın mer'adan elde edilen yerlerden olup olmadığı araştırılmamıştır. Diğer parsellerin belirtmeliklerinde de Hazineye ait yerlerin işgal "edildiği açıklanmıştır. "Belirtmelikte geçen Hazine sözcüğü ile neyin amaçlandığı bilirkişiden sorulmamıştır Hazine sözcüğü ile kaçak ve yitik kişilerden kalan yerler kastediliyorsa böyle bir yem kazanılması mümkün olmaz. İntikal Kanunları uyarınca Hazineye kalan bir yerin kazanılması mümkün olmaz. Kaçak ve yitik kişilerden Hazineye geçmeyen bir yer ise, koşullarına uygun olarak tasarruf kazanma sağlar. Taşınmazların açıklanan intikal durumu ve nitelikleri araştırılmadan iptal ve tescile karar verirmiş olması doğru değildir.
Tüm bunlardan ayrı, davaya katılan Pınarlar Köyü temsilcisi, 111 ada 40 parselin Mer'a Komisyonunca köy orta malı mer'a olarak tahsis edildiğine ilişkin bilgiler dosya arasında bulunmaktadır: 4342 sayılı Mer'a. Kânununun 4 ve devamı maddelerinde mer'a, yaylak ve kışlakların hukuki durumu belirtilmiş, bunu izleyen maddelerde mer'a olarak tahsis edilecek yerler ve komisyonca yapılan işler sayıldıktan sonra 13.maddesinde de mer'a, yaylak ve kışlak olarak tespit ve tahdidi yapılan yerlere ilişkin komisyon kararlarına karşılık 30 günlük askı ilan süresi içinde Asliye Hukuk Mahkemesine dava açılabileceği, 30 günlük ilan süresi içinde haklarında dava açılmayan kararlârın kesinleşeceği açıklanmıştır. Davacı köy muhtarı, Mer'a Komisyonunca alman kararın tespit ve tahdidine ilişkin askı ilan tutanağı dosyaya sunulduğu halde, mahkemece bu parselin J-3 42 sayılı Kanun hükümleri uyarınca mer'a_olarak sınırlandırılıp sınırlandırılmadığı ve buna ait işlemin kesinleşip kesinleşmediği araştırılmadan hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Mer'a Kanunu uyarınca ihtiyaca göre belirlenecek bu tür yerlerin özel mülkiyet şeklinde edinilmesi mümkün olmaz. Bu tür durumlarda belirtme ve tespit tarihine kadar kazanma koşullarının oluştuğu kanıtlandığı takdirde davanın tespit davası olarak sonuçlandırılması gerekir. '
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün kabule ilişkin bölümlerinin BOZULMASINA, 08.11.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

                                                    (DERLEME)
  Ekleyen: gencer  23.3.2006 14:56 Sıra No:539       Okuma:38757 
17.HD.
E: 2004/75 K: 2005/26
1.2.2006
  • 2/B İLE ORMAN DIŞINA ÇIKARMA
  • ZİLYETLİKLE İKTİSAP KOŞULLARI
      3402 SK 14, 6831 SK OK 2/B MK 713


ÖZET:Kadastro sırasında 101 ada 66 ve 74 parsel sayılı 1091,89 ve 2714,68 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 66 nolu parsel Orman Yasasının değişik 2/B maddesi uyarınca orman dışına çıkarılan yerlerden olması nedeniyle, 74 nolu parsel ise ham toprak niteliğiyle hazine adına tespit edilmişlerdir. Askı ilan süresi içinde K.D. kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece 66 parsel yönünden davanın kabulüne, 74 nolu parsel yönünden davanın reddine ve dava konusu 66 nolu parselin davacı K. D. adına, 74 nolu parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı K. D. ile davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Kadastro sırasında 66 parsel sayılı taşınmaz 2/B sonucu orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden, 74 nolu parsel ise ham toprak olduğu nedenleriyle hazine adına tespit edilmiş, davacı miras yoluyla gelen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Tespit nedenlerine, ileri sürülüşe ve savunmaya göre uyuşmazlık, davacı yararına 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 14.maddesinde öngörülen taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı yönündedir. Davanın yasal dayanağını 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 14 ve Medeni Yasanın 713.maddeleri teşkil etmektedir. Taşınmazların öncesinin tapusuz olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Anılan maddelere nazaran tapusuz bir taşınmazın zilyedi adına tesciline karar verilebilmesi için öncelikle taşınmazın tescile tabi yerlerden olması, zilyedin zilyetliğinin aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla olmak üzere 2 0 yıla ulaşması, maddi olaylardan sayılan zilyetlik ve sürdürülüş biçiminin tanık ve diğer delillerle kanıtlanması gerekir. Dinlenen yerel bilirkişinin zilyetlikle ilgili sözleri soyut içerikli ve gerekçeye dayanmamaktadır. Öte yandan tanık dinlenilmesi yoluna gidilmemiş, yerel bilirkişi sözleri tutanak içeriklerine aykırı düşmesine karşın tutanak bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilmemiş, eylemli durumda 74 nolu parselin sınırında orman olmasına karşın taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden rapor da alınmamıştır.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, davada iddiasına kanıtlama yükümlülüğünde olan davacıdan taşınmazları ve öncesini iyi bilen yaşlı tanık göstermeleri istenmeli, istekleri halinde hazineye de aynı olanak tanınmalı, daha sonra önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişi ile taraflarca gösterilecek tanıklar ve tüm tespit bilirkişileri eşliğinde yerinde yeniden keşif yapılarak bilirkişi ve tanıklardan her iki taşınmazın öncesinin orman yada mer'a olup olmadığı, değilse, kimden kaldığı, davacı ve miras bırakanlarının zilyetliklerinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, 74 nolu parselin orman sayılan yerlerden olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden teknik verilere dayalı gerekçeli rapor alınmalı, zilyetlik ve sürdürülüş biçimi bakımından yerel bilirkişi ve tanık sözleri ve ziraatçı bilirkişi raporları arasında aykırılık doğduğunda yöntemine uygun olarak aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, zilyetlik ve süresi ile ilgili olarak gerektiğinde taşınmazlara doğrudan yada ikinci derecede komşu olan taşınmazların malikleri yada zilyetlerinin tanık sıfatıyla bilgilerine başvurulmalı, fen bilirkişisinden önceden olduğu gibi raporlu kroki alınmalı ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Davacının 74 nolu, davalı hazinenin ise 66 nolu parselle ilgili hükme yönelik temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 01.02.2 006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

                                                    (DERLEME)
  Ekleyen: gencer  2.3.2006 17:15 Sıra No:538       Okuma:39645 
20.HD.
E: 2005/11676 K: 2005/16380
27.12.2005
  • ORMAN
      3402 SK 16 OK 1/J


ÖZET:Kadastro sırasında Elemanlı Köyü 105 ada 60 parsel sayılı 2950 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile belgesizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı Orman Yönetimi, orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu parselin (A) ile işaretli 1093.40 m2'lik bölümünün orman niteliği ile Hazine adına, (B) ile işaretli 1856.60 m2'lik bölümünün davalı Sultan Boyraz adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.
Temyiz, çekişmeli taşınmazın (B) ile işaretli 1856.60 m2'lik kesimine yöneliktir. Bu kesimin %12'yi aşan eğimde ve memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarında çalılık olarak görünen bir alan olduğu dosya arasında bulunan belgeler ve özellikle bilirkişi raporlarından anlaşılmaktadır. 6831 Sayıl Yasanın 1/j maddesi gereğince eğimi %12'yi aşan çalılık ve makilik alanlar orman sayılan yer niteliğindedir. Bu yön göz önüne alınarak davacı Orman Yönetiminin davasının tümü ile kabulü gerekirken, kısmen kabulü usul ve yasaya aykırıdır.

                                                    (DERLEME)
  Ekleyen: gencer  9.2.2006 15:26 Sıra No:537       Okuma:39755 
10.HD.
E: 2003/7791 K: 2003/8808
2.12.2003
  • GÖREV
  • TASARRUFU TEŞVİK
  • TARAF TEŞKİLİ
      HUMK 7/1 4853 SK 7 4853 SK 8


ÖZET:1- Dava, işine son verilmesine rağmen ödenmeyen tasarrufu teşvik parası ile işveren ve Devlet katkısı payından fazla talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 100.000.000 TL nin, ödenmesi gereken günden itibaren faiziyle tahsili ve kesinti yapılıp yapılmadığının, yapılan kesintinin davacı adına bankaya yatırılıp yatırılmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 29.04.2003 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4853 sayılı çalışanların Tasarruf Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun'un 7 ve 8. maddeleridir. Anılan kanunun 8. maddesinde; "3417 sayılı kanun hükümlerine göre, ücretlerden yapılması gereken tasarruf kesintileri ile katkı paylarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan işverenlerden; yatırılması gereken miktarlar ile gecikme zammı, resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak T.C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılır. 3417 sayılı Kanunun mülga 2. Maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki personelin aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintileri ile Devlet ve işveren katkılarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan Kurumlar, yatırılması gereken miktarların resen veya ilgililerin başvurusu hâlinde yasal faizi ile birlikte T.C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılmasından sorumludurlar." şeklinde düzenleme yapılmış, buna göre tasarruf kesintileri ile işveren katkılarının ilgililerin banka hesaplarına yatırılmaması halinde Sosyal Sigortalar Kurumu tahsile yetkili kılınmıştır.
Somut olayda kurum tarafından bu görevin yerine getirilmediği, tahsil edilmeyen tasarruf tutarları ve işveren katkıları sebebiyle davacıya tasarruf tutarı ve nema alacaklarının ödenmediği iddiası mevcuttur. Gerçekten de davalı işverence tasarruf teşvik kesintileri ile işveren katkılarının yatırılmaması ve giderek Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından tahsil edilmemesi durumunda, davacı işçiye ödenmesi gereken zorunlu tasarruf miktar ve nema alacaklarında azalma olacağı kuşkusuzdur. Böyle olunca davacı işçinin Yasadan kaynaklanan bu alacağa kavuşması için Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından gereğinin yapılmasını beklemek dışında dava açmak imkânı da vardır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesi gereği; işçi ile işveren arasında, hizmet ilişkisinden doğan bu uyuşmazlığın çözüm yeri iş mahkemeleridir.
Mahkemece işin esasına girilerek; öncelikle işçinin ve işverenin anılan Kanunlar kapsamına giren kişilerden olup olmadığı, işverenin bu yasalar çerçevesinde tasarruf kesintisi
stopajını yapıp yapmadığı, kendi payını da katarak dava konusu edilen dönemler itibariyle Ziraat Bankasına yatırıp yatırmadığı, Sosyal Sigortalar Kurumunun bu konuyu takip edip etmediği, etmiş ise ne gibi işlemler yaptığı araştırılmalı, işçinin istediği ve ödenmesi gereken miktar kanunî merciden sorulmalı ve yapılacak bu araştırma sonucuna göre ve 4853 sayılı Kanuna göre hüküm kurulması gerekirken, açıklanan maddî ve hukukî olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2- Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmesine rağmen dava dilekçesinin Kuruma tebliğ edilerek yöntemince taraf teşkili yapılmaması da isabetsizdir.
O hâlde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine 02.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

                                                    (DERLEME)
  Ekleyen: gencer  26.1.2006 17:59 Sıra No:536       Okuma:40116 
16.HD.
E: 2003/9254 K: 2003/8530
2.10.2003
  • KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
  • ARKEOLOJİK SİT ALANI
      3402 SK 14 2863 SK 11


ÖZET:Kadastro sırasında 216 ada 159 parsel sayılı 27818.61 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 1. derece Arkeolojik sit alanı içinde kalması nedeniyle davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı Yaşar ve müşterekleri, yasal süresi içinde harici satış, irsen intikal, taksim, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ve çekişmeli parselin fen bilirkişinin 21.1.1998 tarihli raporunda (A) harfi ile belirttiği 1632.63 metrekarelik yerin tesbit gibi Hazine, geri kalan 26185.98 metrekarenin tesbit gibi davacılar adlarına iştirak halinde tesciline, beyanlar hanesine 1. derece arkeolojik sit ve 3. derece doğal sit alanı içinde kaldığının yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. 2863 sayılı Kanun'un 11. maddesi uyarınca Kültür ve Tabiat Varlıkları ile bunların koruma alanları zilyetlikle kazanılamaz. Arkeolog bilirkişinin raporu hükme yeterli değildir. Taşınmazın üstünde ve altında kültür ve tabiat varlığı olup olmadığı kesin olarak saptanmalı, teknik bilirkiişye bulunduğu yerler krokide işaret ettirilmeli, krokide koruma alanları da denetime elverişli biçimde gösterilmelidir. Ziraatçi bilirkişi taşınmazın bazı bölümlerinin kullanılmadığını bildirilmiştir. Bu bölümlerin açıkça saptanması, ağaç dağılımının zilyetlikle kazanmaya uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir, eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizdir. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulüyle hükmün BOZULMASINA

                                                    (DERLEME)
  Ekleyen: gencer  19.1.2006 13:10 Sıra No:535       Okuma:35248 
8.HD.
E: 2003/4125 K: 2003/4470
16.6.2003
  • KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
  • SİT ALANI
      3402 SK 14 2863 SK 11


ÖZET: Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, dava konusu parselin Hazine adına tespit edildiği 26.02.1996 tarihine kadar davacı ve satıcıları tarafından 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edildiği yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından ifade edildiğine göre aşağıda belirtilen hususlar dışında Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır.
Dava konusu parsele ait kadastro tutanağında, E Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından gönderilen 1/25000 sit haritasının uygulanması sonunda bu yerin birinci derecede doğal sit alanında kaldığı açıklanmış, tutanağın beyanlar hanesinde "birinci derece doğal sit alanında kalmaktadır" denilmiştir. Mahkemece bu açıklamalar gözönünde tutularak, herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Tutanaktaki bilgilerin dikkate alınarak 2863 sayılı Kanun hükümleri uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarını içerip içermediği veya koruma alanı olup olmadığının belirlenmesi, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekmektedir.

                                                    (DERLEME)
  Ekleyen: gencer  19.1.2006 13:07 Sıra No:534       Okuma:20423 
21.HD.
E: 2003/7461 K: 2003/9511
18.11.2003
  • İSTİHKAK DAVASI
  • MÜLKİYET KARİNESİ
  • MAL KAÇIRMA AMACIYLA DANIŞIKLI İŞLEM
  • HARÇTAN BAĞIŞIKLIK
      İİK 96 İİK 97/A 4389 SK 14/5-C


ÖZET:Dava konusu yarış atları borçlulara ait harada haczedildiğinden, yasada öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyle alacaklı yararına olup, aksinin kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerekir.
Tasarruf Mevduat Sigorta Fonunun, yasa hükmü uyarınca harçtan bağışık olduğu gözönünde tutulmalıdır.

                                                    (YKD. ARALIK 2004)
  Ekleyen: gencer  16.1.2006 20:58 Sıra No:533       Okuma:20175 
20.HD.
E: 2004/1100 K: 2004/904
24.2.2004
  • KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYEDLİĞİNE DAYALI TESCİL
  • ORMAN
  • KESİNLEŞMİŞ ORMAN TAHDİDİ
  • SULH CEZA MAHKEMESİNE AİT KESİNLEŞMİŞ MAHKUMİYET KARARI
  • ÇELİŞİK BİLİRKİŞİ RAPORLARI
  • ZİLYEDLİĞİN BAŞLANGICI
      MK 713 OK 12896 SK 1 2896 SK 2/B 3302 SK 2/B


ÖZET:Kazandırıcı zamanaşımı zilyedliğine dayalı tescil davasında .
1- Çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
2- Mahallinde yapılacak usulüne uygun keşif sonunda nizalı taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları
ve kesinleşen sulh ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı kapsamında kalan kısmına yönelik davanın reddine karar verilmelidir.
3- Nizali yerin kesinleşen orman tahdidinin ve sulh ceza mahkemesinin mahkumiyet ilamının kapsamı dışında kalan bölümlerinin varlığı anlaşıldığı takdirde, bu kısımların eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafına göre
orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde,tahdidin ilan edilip kesinleştiği tarihe kadar orman sayılan
yerlerden olduğu, zilyetlik süresinin, tahdit dışında bırakıldığı tarihten sonra başlayacağı düşünülmelidir.

                                                    (YKD. ARALIK 2004)
  Ekleyen: gencer  16.1.2006 20:58 Sıra No:532       Okuma:20044 
19.HD.
E: 2003/6887 K: 2004/4721
26.4.2004
  • MENFİ TESBİT, İSTİRDAT ÇEK İPTALİ
  • FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIN SAKLI TUTULMASI
  • ISLAH
      HUMK 83 HUMK 90


ÖZET:Davacı yan, menfi tesbit ve istirdat davasını açarken, teminat niteliğini yitiren çekler ile ilgili talep ve dava haklarını saklı tutmuş, yargılama sırasında da çeklerin iptalini ıslah yolu ile talebetmiş olmakla, Anayasa Mahkeme¬sinin "ıslah yolu ile nıüddeabilıin artırılması mümkündür." kararı da gözetilerek mahkemece, talep araştırılarak, uy¬gun sonuç dairesinde bir karar verilmelidir.
                                                    (YKD. ARALIK 2004)
  Ekleyen: gencer  16.1.2006 20:58 Sıra No:531       Okuma:18465 
18.HD.
E: 2004/4688 K: 2004/5394
28.6.2004
  • ÇATIYA MÜDAHALENİN ÖNLENMESİ
  • HUSUMET
      KMK 19 KMK 34


ÖZET:Yasada, hükmi şahsiyeti olmadığı halde, kat maliklerince anagayrimenkulün yönetim için seçilen üç kışlık kurula, yönetim kurulu Unvanı verilmiş olduğu dikkate alınarak, dava dilekçesinde kişilerin ismi açıklanmadan yönetim kurulu denilerek açılan davanın, yönetici olan üç gerçek kişiye karşı açıldığının kabulü gerekir.
Bütün kat maliklerinin rızası olmadıkça anagayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesis yapılması yasak olup, kat malikleri gibi yöneticiler de yasanın bu buyurucu hükmüne uymakla yükümlüdür.

                                                    (YKD. ARALIK 2004)
  Ekleyen: gencer  16.1.2006 20:58 Sıra No:530       Okuma:18407 
17.HD.
E: 2004/4513 K: 2004/6241
17.5.2004
  • TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN HASAR TAZMİNATI
  • SORUMLULUK
      2918 SK 3 2918 SK 85


ÖZET:Aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya relini gibi hallerde kiracı işleten sayılır ve işleten ağırlaştırılmış sorumluluk kurallarına göre zarardan sorumlu olur.
                                                    (YKD. ARALIK 2004)
  Ekleyen: gencer  16.1.2006 20:58 Sıra No:529       Okuma:18259 
16.HD.
E: 2004/3616 K: 2004/5473
8.4.2004
  • KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
  • MİRASÇILAR ARASINDA YAPILAN SATIŞLARDA; TAPULU OLANLAR YAZILI-TAPUSUZLAR İSE HER TÜRLÜ DELİLLE KANITLANABİLİR
  • KADASTRO HAKİMİ DOĞRU SİCİL OLUŞTURMALI
  • MUHTESAT; BEYANLAR HANESİNDE GÖSTERİLMELİ
      3402 SK 15/3 3402 SK 19/2 3402 SK 30/2 EMK 619 MK 684


ÖZET:Mirasçılar arasında; miras şirketine dahil taşınmazlar hakkında birbirlerine yaptıkları satış; feragat.ve kabul geçerli olduğu halde aksi gerekçe ile mirasçı lehine pay artırılmasına gidilmemesi doğru değildir.
Ayrıca Kadastro hakimi tesbit günü itibariyle doğru sicil oluşturmalı, taşınmazın geometrik ve hukuki durumunu gerçeğe uygun olarak belirlemeli; taşınmaz üzerinde muhtesatında kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi gerekir.

                                                    (YKD. ARALIK 2004)
  Ekleyen: gencer  16.1.2006 20:58 Sıra No:528       Okuma:15735 
15.HD.
E: 2003/4054 K: 2004/2963
27.5.2004
  • TEMİNAT MEKTUBUNUN GELİR YAZILMASI NEDENİYLE BEDELİNİN TAHSİLİ
  • YARGI YERİ UYUŞMAZLIĞI (GÖREV)
      HUMK 7


ÖZET:Teminat mektubunun gelir yazılması nedeniyle bedelinin tahsili istemiyle açılan davada, uyuşmazlığın, sözleşmenin imzalanmasından önceki aşamada çıktığı gözetilerek, dava dilekçesinin, idari yargı yerinde çözümlenmek üzere görev yönünden reddine karar verilmelidir
                                                    (YKD. ARALIK 2004)
  Ekleyen: gencer  16.1.2006 20:58 Sıra No:527       Okuma:15491 
14.HD.
E: 2002/9071 K: 2003/2900
10.4.2003
  • MECRA İRTİFAKI
  • FEDAKARLIĞIN DENKLEŞTİRİLMESİ
      MK 668


ÖZET:Davacının başka araç ve yöntemlerle ihtiyacını karşılamasının mümkün olması ve bunun da külfetinin çok ağır olmaması halinde mecra irtifakı kurulması komşudan istenemez. Burada fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi önemli rol oynar.
                                                    (YKD. ARALIK 2004)
  Ekleyen: gencer  16.1.2006 20:58 Sıra No:526       Okuma:15404 

Hukuk İçtihadı Ekle
   
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ... 39
4. sayfa (Toplam 39 sayfa)

KEYWORDS:  içtihatlar, Yargıtay Kararları, Yargıtay Kararları Dergisi, Ceza Genel Kurulu, Hukuk Genel Kurulu, İçtihadı birleştirme kararı, Emsal Karar, temyiz, bozma, Yargılamanın Yenilenmesi, Olağanüstü itiraz, Aleyhe bozma yasağı, ceza, ağır hapis, hapis cezası, Ykd programı, ictihat makrosu,bakale.com,bakalecom,bakale